ZEYD'in Sırrı #ATE #Ateizm #Kurân #İslam


Kısa süre önce, Ahzâb: 37. âyet bir tefsir hocamıza itirazımın merkezinde yer almıştı. (1) O itirazı kaleme alırken, militan ateistlere istenmeden ne tür bir malzeme verildiğini fark etmiştim. Nitekim, araştırmama gerek kalmadan, sosyal medya bir militan ateist ağzından
Ahzab: 37'e ilişkin iddia ve itirazı karşıma çıkardı...

Evet; Rasul-ü Ekrem'in, azatlı kölesi ve evlatlığı Zeyd b. Harise'nin (2) boşandığı eşi Hz. Zeyneb (3) ile izdivacı, bazı torba ağızlılar için İslamofobik propaganda malzemesidir... Onlar nezdinde, karakter/itibar suikasti için bulunmaz malzemedir! Zira, hanelerinde bin türlü teseyyüb bulunanların, laf ile dünyaya nizamat verebilmeleri için poligami-libido sohbeti yapmaları âdettendir! Maalesef, Ahzab: 37 özelinde bir kez daha açığa çıkan ilâhiyat çevrelerinin ilgisizliği/duyarsızlığı militanların İslamofobik küstahlıklarını beslemekte ve büyütmektedir... Bu ise Rasulullah'ın manevi şahsiyetinin her gün binlerce defa taciz edilmesi demektir... Ne kadar kahredici!

Karşımdaki ateist, pespaye libido müsveddelerinin gerçekliğine iman etmiş (!) vaziyette, daha sofistike (!) bir soru üretmeyi başarmıştı (!) Soru formundaki görüşü mealen şöyleydi: "Peygamberin Zeyneb ile evliliğinin âyetle düzenlenmesi, Kurân'ın insan uydurması olduğunun delillerinden biridir! Yani, peygamberlik iddiasında bulunan kişi, toplumun kabul etmeyeceği bu evliliği topluma kabul ettirmek için âyet uydurmuştur."

Allah'dan ve Rasulullah'dan utanarak bu görüşü özetledim; özür dilerim!

Tenezzül edip bu insancıkla yazışmaya başladım ve münazaraya davet ettim... Şartım şuydu... Önce ben birkaç soru yöneltecektim... Doğru/yanlış cevaplar geldikten sonra Ahzab: 37'ye ilişkin sorusuna ve iddiasına cevap verecektim...

Kurân'ı yalayıp yuttuğunu, sorularımdan korkmadığını îlan eden insancığa ilk sorum şuydu... "1) Peygamberimin ilk eşi ve bi'setin üçüncü yılında vefat edinceye kadar tek eşi olan Hz. Hatice'nin güzel ismini taşıyan bir sûre veya içeren bir âyet var mıdır?"

Bu soruya hâlen cevap alamadığım için takip eden soruları tabii ki yöneltemedim... Dolayısıyla, Ahzâb: 37 hakkında bu insancığa hiç bilmediklerini anlatamadım; öğretemedim!

İstedim ki Zeyd'in sırrını bilmeyen herkes öğrensin... Ki BİLEN bulunduğunu hiç sanmıyorum! Bu sözü HAVALI bir edayla söylemiyorum; KÖTÜMSER bir edayla söylüyorum... Yani, durumumuz Ahzab: 37 özelinde - ilim olarak- o insancıktan daha MÜREFFEH değildir... Özellikle, hocalarımızın kulaklarını çınlatmaya mecburum. Zira, eminim ki tek başına akademik enformasyon kimseyi İlim Şehri'ne kapı ve hatta kapıkulu yapamaz!

Neden bu kadar ACI konuşuyorum?! Çünkü, her gün Rasulullah'ın maruz kaldığı taciz ve tahkirler sebebiyle ACI çekiyorum! Şimdi yazacaklarımı, bendenizden önce yazmış birileri olsaydı; ızdırabım bu kadar büyük olmazdı! Özür dilerim!

Tabii, bir ihtimal daha var (!) Şimdi burada yazacaklarımızı birçok BİLEN var da, şu saate kadar yazmaya tenezzül etmemişler?! Tabii, biz de burada boşuna kabarıyoruz?!

İnsancıkla, daha başlamadan biten münazaramıza tekrar dönersek; kendisine yönelteceğim diğer sorular şunlardı: 2) Hz. İsa’nın validesi Hz. Meryem’in ismini taşıyan bir sure vardır… Peygamberimin annesi Âmine Hatun’un ismini taşıyan bir sure de var mıdır?! 3) Hz. İbrahim’in ismini taşıyan bir sure vardır! Peygamberimin âhir ömründe dünyaya gelen ve daha bebek yaşta vefat eden tek erkek evladı
İbrahim’den İSMEN bahseden tek âyet var mıdır?! (4) 4) Ya, en yakın arkadaşı Ebu Bekir’den İSMEN bahseden tek ayet veya Ali’den… 5) Neden, Ahzab Suresi’nde Zeyd İSMEN kayıtlanmıştır da Zeyneb’in İSMİ ihmal edilmiştir?! 5) Neden Zeyd, Rasulullah’ın ehli beyti, yakın ve uzak mümin çevresi de dahil İSMİ Kurân’da ALENEN geçen TEK kişidir?!

Takdir edersiniz ki bu sorular Ahzab: 37’yi aydınlatacak bir çerçeve çizmek için sorulmuştur…

Hanımefendiler! Beyefendiler!

Bendenizin, PEYGAMBERLER PROTOKOLÜ ismini verdiğim bir Kurân keşfim vardır… Yayınlamadığım, paylaşmadığım bu keşfin cevap verebildiği suallerin bir kısmı yukarıdadır… Buna göre, nasıl Rasulullah’ın biyografisindeki kötü adam ve kadınlardan hiçbirisinin ADI (Ebu Leheb dışında) Kurân’da ALENEN geçmiyorsa; iyi adam ve kadınlardan hiçbirisinin adı da Kurân’da geçmez… Zeyd b. Harise dışında!!

Şimdi, her yerde yazılı olan ve fakat bizim insancıkların bilmediği bir şeyi hatırlayalım… Hz. Zeyneb binti Cahş, Peygamberimizin halası kızıdır! Azatlı kölesi ve evlatlığı olan Zeyd ile hala kızı Zeyneb’in evlenmesini, üstelik kız tarafının isteksizliğine rağmen, bizzat Rasulullah istemiştir! Olay, bizim insancıkların jargonuyla zengin kız –fakir oğlan uyumsuzluğudur! Rasulullah’ın nazarında birçok yönden denk olan bu iki insanın izdivacındaki hedef, soylu-köle ayırımcılığına son vermektir!

Şu halde, Rasulullah’ın peygamberliğinden önceki EMÎN karakterine TARİH (bilim olarak) şehadet ederken; Hz. Peygamber ve Zeyd yakınlığı neredeyse bütün nüanslarıyla –çok tutarlı biçimde- bizlere kadar ulaşmışken, nasıl olur da bizim insancıkların ekmeğine yağ sürecek şekilde, “o devirde bu işler böyleydi” demek suretiyle TARİH vurgusu yapılır?!

Bilakis, o devirde Ahzab: 37’inin zıddına bir evlatlık hukuku vardı! Peygamberimizin Zeyd’i kendisine mirasçı ilan ettiği rivayetleri lütfen okuyunuz… Zeyd b. Muhammed diye takdim edilen nüfus kaydını unutmayınız…

Belki fark ettiniz; belki fark etmediniz… Adım adım Zeyd’in sırrına getirildiniz…

Evet, Rasulullah’ın tek erkek evladı İbrahim henüz bebek yaşta nasıl kendisinden alınmışsa; çok ama çok sevdiği evlatlığı Zeyd de Rasulullah’ın nüfus kütüğünden Ahzab: 37 ile İSMEN ve dolayısıyla ALENEN düşürülmüştür! Hz. Zeyd’in ismine Kurân’ın istisna yapmasının sebebi budur! Rasulullah ile Hz. Zeyneb’in izdivacı, cârî evlatlık hukukuna indirilen ilahi bir darbedir ve özellikle Rasulullah için travmatiktir! Peygamber olmaz zordur! Son peygamber olmak en zorudur!

Şimdi, insancıklara dönüp soralım… Siz bundan 14 asır önce yaşasanız ve yalandan bir din kursanız… Bununla, “siyasi/mali/cinsel çıkar temin etmek” isteseniz… (Bu çirkef ifadeler militan ateistlerindir!)
Safları kuvvetlendirmek için yalan sureleriniz ve ayetlerinizle çevrenizdekileri İSMEN onurlandırmaz mısınız?! Hele ki 14 asır önce ?! Hasbel kader, yalandan dolandan da olsa büyüseniz; çoğalsanız; devlet sahibi olsanız… Bu devletin sizden sonrasını hesap etmez; planlamaz mısınız?! Bu beşeri güdülerle hareket ederken, size her yönden sadık, “evladım” dediğinizi -üstelik hiçbir erkek evladınız yok iken- neden âyet uydurarak nüfusunuzdan düşürürsünüz?! O toplumun töresine tamamen aykırı bir izdivacı uydurduğunuz âyetlerle meşru kılacağım derken, bin bir emekle sahip olduğunuz itibarınızı neden riske atarsınız?! Mâdem ki siz insancıklar, insana ve hayata ÇIKAR merkezli yorumlar getirmektesiniz; bin bir emekle kurduğunuz dine ve devlete kendinizden sonrası için ALENEN bir HALEF tayin etmez misiniz?! En ufak bir şirket için bile uzun ömürlü olsun; kuşaklar boyunca ayakta kalsın ve kurucusunun ismiyle yaşasın diye herkesin kendini paraladığı bir dünyada, Hz. Muhammed’in (ASS) bu “rahatlığı” sahte ile gerçeğin, beşeri olanla ilâhî olanın apaçık farkından kaynaklanıyor olmasın?!


Sözün tam yerinde, biraz da spotları ilâhiyatçılarımıza çevirelim…

Nedir sizi Kurân’a ve Rasulullah’a aykırı ve uygunsuz olan rivayetleri –üzerinde hangi STANDART etiketi bulunursa bulunsun- kolayca elemekten uzak tutan?! Mıknatıslandığınız ES-SAH olmayan rivayetler midir; size, ateistlere ve oryantalistlere kırmızı ışıkta GEÇ dedirten?!

Ahzab: 37 özelinde, Hz. Aişe’ye atıfla gelen haberin (Müsned, VI, 226-227, 254, 281) hiç mi kıymeti yoktur?! Birçok askeri hamlede hep en önde, kumandan tayin edilen Zeyd’in ; Mûte gibi önemli ve büyük bir gazvede başkomutan olduğunu –ki şehit olmuştur (629 m) - tarih kaydediyor…

Hz. Aişe, Zeyd için “yaşasaydı Hz. Peygamber onu halifesi tayin ederdi…” mealinde söylemişSE, bu haber yukarıda açıkladığımız Kurânî veriler dikkate alındığında fevkalade tutarlı değil midir?!

Ya, Rasulullah’ın ebediyeti şereflendirmeden önceki son dünya saatlerinde, Ebu Bekir, Ömer gibi nice dev isimler dururken, Üsame b. ZEYD’i gençliğine rağmen Suriye seferine başkomutan tayin etmesine
ve sefer özelinde Üsame’yi bu dev isimlerin âmiri kılmasına ne demeli?!

Nitekim, Suriye seferi gerçekleşmeden dünyanın Efendimiz’e hasret günleri başlamıştır… Ancak, halife seçilen Hz. Ebubekir, Rasulullah’ın tayin ettiği bu genç kumandana destek vermiş; emrindeki Hz. Ömer’in Medine’de kalması için kumandandan izin almıştır…

Özetle, Cenabı Allah’ın ZEYD konulu yüce ve eşsiz takdiri farklı tecelli etmiş olsaydı; Rasulullah sonrasında çok farklı bir tarih yazılabilirdi… Yani, Ahzab: 37 ile gerçekleşen nüfus düşürmeye rağmen Hz. Zeyd, Rasulullah’dan önce vefat etmemiş olsaydı... Yaşasaydı ve hele de o nüfus düşürme olmasaydı diyerek simülasyon veya senaryo üretmekten – Allah ve Rasulullah’dan haya ederek- kaçınıyorum…

Neticede, ateistlere ve oryantalistlere Ahzab: 37’den ekmek çıkmaz! Ama, ilahiyatçılara çok fazla ders çıkar!

Selam,

Bülent SUNGUR

1 http://www.twitlonger.com/show/n_1s5cf5c
2 http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/ayrmetin.php?idno=440319
3 http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/ayrmetin.php?idno=440357&idno2=c440218#1
4 http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/ayrmetin.php?idno=210273&idno2=c210223#1
5 http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/ayrmetin.php?idno=420361&idno2=c420268#2

Reply · Report Post