Sn. @aynglsy, Merhaba!

Son mesajınıza karşılık olarak görüşlerimi şöyle sıralayabilirim...

https://www.facebook.com/ayan.gulsoy/posts/10201330156354341

Ayan Gülsoy (AG) : özetle şunu söylüyorsunuz “yaratıcıyı kim yarattı” diye soranlar yaratıcı inancı olmayanlardır. O zaman yarattı diye soramazsınız anca kim doğurdu diye sorabilirsiniz. ??? İhlas suresi de onlara cevap verir.

SEMAZEN (S): Bu özet, benim önceki mesajımı okumayanlar için yeterli olmayacaktır. Bu yüzden, konuya yeni dahil olanların şu iki linkten yazdıklarıma ulaşmaları iyi olur... 1) http://tl.gd/n_1rpbta1 2) http://tl.gd/n_1rqbuj5

İlave olarak, özetinizin benim görüşlerime ne kadar tekabül ettiğinden emin olamadığım için şunları söylemeliyim...

Yaratılışı kabul etmeyenler, "Yaratıcı varsa, onu kim yarattı?!" diye soramayacakları gibi, temelde sahip oldukları ÇOĞALMA/ÜREME/TÜREME mantığının kendilerini mecbur ettiği "Yaratıcı varsa, onu kim doğurdu?" sualini hâliyle garipseyeceklerdir. Önceki yazımda R. Dawkins üzerinden konuyu izaha çalışma sebebim budur! Çünkü bu, geçmiş devirlerde örneği çokça görülmüş çok tanrılı bir komediye yol açacaktır! Tek tanrıyla sorunu olanlar, böylece yaratılışı eleyen mantıklarının çok tanrılı sonucuna mahkûm olacaklardır...

Ayrıca, "yaratıcı varsa onu kim yarattı" sualinin "bir yaratıcıya ihtiyaç yok ki..." zihniyetinden sâdır olması enteresandır! Zira, KÂİNÂT için yaratıcıya ihtiyaç duymayanların, YARATICI için bir başka yaratıcıya ihtiyaç olacağını düşünmeleri ve bunu ZORUNLU MANTIK olarak savunmaları ne acayiptir?!

Sözün özü, ateist varlık felsefesi tam bir safsatadır! Kayda değer, akla değer, ilme değer hiçbir yanı yoktur!

AG: İlla “kim doğurdu” diye sormak tek yol değil ki. Masum bir soru: “yaratıcı VAR ise nasıl VAR oldu?”

S: Bu soru belki mâsum ama mâkul değil!

AG: Ben VARLIĞA inandığıma göre bu soruyu sorabilirim herhalde. Kaldı ki kendime göre bir tanrı inancım da var ve şu soruları sorabiliyorum. “Tanrı nedir, nasıl meydana geldi, hiçlik nedir vs.”

S: İNANDIĞIMA GÖRE/KENDİME GÖRE vurgularıyla cümle kurmuşsunuz... Bunun sizin dışınızdakilere GÖRE kıymeti nedir?! Üstelik İNANÇ demişsiniz... Yani, bir şekilde kabul ettiklerinizi sabit değer saymışsınız... Bu bilim midir?!

Takdir edersiniz ki, değildir!!

MASUM BİR SORU/SORABİLİRİM HERHALDE dediğiniz şey bilimin ve aklın kapsama alanı dışındadır! Güncel bilim, KÂİNAT ile ilgilidir: KOZMOLOJİ+ KOZMOGONİ

Bilimin had safhadaki suali KAİNATIN VAROLUŞU'na ilişkindir, YARATICININ VAROLUŞU'na değil!

Bu sadece bir AKIL OYUNUDUR! Dolayısıyla, MASUM SORU olarak nitelediğiniz şey yerine, aslında öncelikli olarak AKIL tanımlanmalı ve sınırları/kapasitesi hakkında daha çok şey öğrenmek ihtiyacı hissedilmelidir! Biz, sahip olduğumuzdan hiç kuşku duymadığımız AKLIMIZI lâyıkıyla biliyor muyuz? ELBETTE, HAYIR!

Peki, bu durumda aklımızın ürettiği soruların ne kadar MASUM olduğundan nasıl emin olacağız!

İster istemez burada, seneler önce bir vesileyle kaleme aldığım VAHİY AKLIN EFENDİSİDİR isimli incelemeyi hatırladım! :)

AG: Bu sorulara cevap arayan insan önce varlık nedir, kökeni nedir araştırmasına yöneliyor. Bilim de böyle doğmuyor mu?

S: Anlaşılıyor ki BİLİMİ DOĞURAN SAİKLER konusuna geldik...

Değişik etkenler var... Benim çalışmalarım, bilimi doğuran/üreten/çoğaltan en kuvvetli etkenin VAHİY olduğunu ortaya koyuyor! Basitleştirerek vurgularsam, VAHİY ipucu veriyor, AKIL izini sürüyor! Vahiy sonucu/hedefi gösteriyor; akıl SEBEPLERİ arıyor, tarıyor, buluyor...

AG: Sinan beyin dediği gibi İhlas suresini okuyup “benim için budur bitti” diyen bir insanın tanrı arayışı olmaz doğal olarak. Nasıl niçin sorularının kolay cevabı “Allah böyle yarattı ondan” deyip geçiştiriveririz. Aslında çoğunlukla da böyle olmuyor mu? Böyle bir toplumda bilim gelişir mi? Gelişiyor mu?

S: http://www.1001inventions.com/node/272

Sizin kendinize göre VARLIK/TANRI inancınız masum sorular ile makul çözümler peşinde koşmanıza mâni olmuyorsa, İSLAM/KURÂN inanç sistemi de müminleri bilimden ve bilimsel gelişmeden neden alıkoysun?!

AG: Belki bu şekilde daha olumlu düşünüp yaratıcı inancı olmayan bilim adamlarını aslında inancını arayan insanlar olarak değerlendirir ve daha şefkatli olursunuz...

S: Bilmiyorum, neden böyle bir ŞEFKAT EKSİKLİĞİNİ bize izafe ettiniz... ATEİST/DEİST/AGNOSTİKLER külliyen MÜŞFİK insanlar da, müminlerin müseccel ŞEFKAT/MERHAMET sorunu mu var?! Bu nevi genellemelerin rencide edici olduğunu muhtemelen siz de kabul edersiniz?! Unutmayalım ki YOBAZLIK/BAĞNAZLIK temelde BEŞERİ ZAAFLARDIR! Ben, en çok kendi dînime mensup bağnazlardan korkarım!! O yüzden, elimden çuvaldız hiç düşmez!! Bence, her sektör içindeki bağnazlarla yüzleşebilmelidir!

AG: Siz diyorsunuz ki bizim yaratıcı kavramımız öyle bir kavram ki “yaratıcıyı kim yarattı” sorusuna gerek duymayız. Ben yaratıcıya inanıyorum, ancak bu soruyu da sormadan edemiyorum desem o zaman imanın bozuk, inanmıyorsun, inansan bu soruyu sormazsın diyeceksiniz.

S: Evet, lingüistik olarak bu nevi cümleler kurabilirim; fakat semantiği sizin anladığınızdan farklı olur! Çünkü, İMANIN İslâm'a göre bir kıvamı vardır! Bu KIVAM yaşanan/hissedilen bir şeydir! KIVAM düşüncelerimizi/sözlerimizi/fiillerimizi belirler! Dolasıyla, yukarıdaki sorular KIVAM EKSİKLİĞİNE BAĞLI İMANİ ZAAFİYET olarak nitelenirse, bu TAHKİR kasdı taşımaz; TEŞHİS kasdı taşır!


AG: Derken iş, bu soruyu soran dinden çıkar, münkirdir, mendeburdur, cehennemliktir vs. uzar gider. Bugün bu soruyu Suudi Arabistan ya da benzeri İslam ülkelerinde sorsanız herhalde idama kadar gidersiniz.

S: Meselenin böyle bir seyir izlemesi, geçmişte ve bugün muhtelif seviyelerde muhtemeldir! Bu seyirde anlaşılır boyut FIKIHtır! Anlaşılır DA anlaşılmaz ve baskın olan kısımda SİYASET, DİYÂNET (Din demedim! Diyânet İşleri demedim!) ve CEHÂLET muhtelif seviyelerde belirleyici olur!

AG: Ezeli ve ebedi nitelemesini problemli görüyorum, çünkü yine de uzay zaman içeriyor gibi geliyor bana. Yanılıyor olabilirim.

Ancak problem şu; zamandan ve zeminden münezzeh bir tanrıya var diyemeyiz. Çünkü bizim varlık anlayışımız zamana ve zemine bağımlıdır. Ancak bana göre yok ta diyemeyiz, çünkü yok demek var demekten daha iddialı gibi geliyor bana.

S: Şu satırlarınız dahil, TEORİK FİZİK alanından görüşlerinize cevaben bir şey yazmıyorum... TEORİK FİZİK benim de tâkibe çalıştığım bir saha! Elbette, mütevazı bir popüler bilim okuru sıfatıyla...

Selam ve Saygılarımla,

Mr. Semazen
www.kuranizeka.com

Not: Mâdemki bu kadar emek verip yazıştık, benim bu mesajım da Pazar günü program oturumunu izleyeceğimiz fikir erbabına ulaşsın... Meşgul etmemek hassasiyetiyle göndermeyi düşünmüyordum!

Reply · Report Post