Kurân APAÇIK Değildir - IV


İTİRAZ geldi...

[Sn. Semazen teşekkür ederim epey teferruatlı yazmışsınız ancak beklediğimden çok uzakta, hatta hiç ilgi/alaka kuramadığım bir cevap hazırladınız. Bağışlayın ama sanırım şu durumda sizin iman ettiğiniz kuran, alelade insanların anlayarak iman ettiğinden farklı bir içerik oluşturuyor, ancak ne gariptirki, aynı kitabı okuyarak ahirette sizinde- bizimde bulacağımız cennet ve cehennem mahiyeti/durumu aynı olacak, dolayısıyla neden bizim kitabı okurken anladığımız sizin "sırlı"anladığınız karşısında tutarsız, yanlış veya bambaşka bir şey olsun ki???!!!.. Neticede, hemen hepimiz, ziplenmiş sırlı bir kitapla ilgilenmiyoruz, zira Allah bize böyle bir mükellefiyette yüklememiş, dinde orta yolu bulmamızı, aşırılığa kaçmamayı emrediyor. Bakın Allah Cennet ve Cehennemdeki durumu yine ehli'nin ağzıyla bize ayette şöyle anlatmış : 7:44 = Cennet ehli, cehennem ehline: "Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar da "evet" derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı şöyle seslenir: "Allah'ın laneti zalimler üzerine olsun!..... 2:25 - İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Demek ki kurandaki vaad edilen cezaya ve mükafatlara ilişkin emsaller, dünya hayatında tecrübe ettiğimiz ile aynı veya çok benzeri. Cehennem/cennet ehlinin sizin gibi sırlı anlamlarla uğraşmadığını düşünürseniz, basit usulde okuyarak anladığını, cehennemde ve cennette aynen buluyor olmalarının, sizin tabirlerinizde karşılığı BULUNMAMAKTADIR! çünkü Siz yukarda aynen şöyle yazmıştınız: """""""Bütünleme sınıfı ise CEHENNEM denilen aslını belki de hiçbir zaman kavrayamayacağımız (?) bilmediğimiz boyutlarda bilmediğimiz bir evrende sıkıntılı bir adres. Buraya gelmeden önce dünyayı nasıl bilmiyor isek orayı da bilmiyoruz. Dinler anlatıyor; Kurân anlatıyor. Ancak, çok sırlı/şifreli bir dil ile anlatıyor. Kurân'ın farklı boyutlara ait bu anlatımı/ihbarı karşısındaki yetersizliğimiz/ilkelliğimiz gökteki astronot ile yerdeki aborjin arasınki farktan daha büyük. Bilim dünyası nasıl evrenin sırlarını keşfe çalışıyorsa, biz de Kurân'ın sırlarını keşfe çalışıyoruz. Böyle olduğu için, en azından ben Kurân'ın NÂR (Ateş) dediği yerde, AZAP dediği yerde geçmiş dönemlerin/ilkel devirlerin o devirlere yeten ve kimseleri rahatsız etmeyen dar algılarıyla bakmıyorum meseleye... Mesela, CEHENNEM denildiğinde aklıma hemen HİTLER'in fırınları gelmiyor. """"" Yukarıdaki verdiğim ayetlerden sonra benim sizden anladığım siz okuduğunuz kuran ayetlerinin sırlarını tek tek çözmediğiniz sürece, okuduğunuz kuranı yüz manasından anlamıyorsunuz yada okuduğunuzun okurken anladığınız şey olmadığını kabul ediyorsunuz. Burdan, siz sırları çözene kadar sadece TEİST olduğunuz anlamını çıkartabiliriz? Allah muhafaza kimse yarına sağ çıkacağını bilmiyor belki siz ayetlerin sırlarını çözemeden vefat edeceksiniz,belkide bu yüzden hiç kurana uygun hayatta süremediniz, dolayısıyla sırları çözmeden öldüğünüzde reelde islama imansız, günahkar bir insan olarak ölmüş olmayacakmısınız? Bende ŞİMDİLİK oluşan kanaat bu oldu Sn. Samezen, sizi üzmek amacıyla yazmadım bunları, sadece samimi olarak içimden nasıl geliyorsa öyle yazdım. Dolayısıyla yüzleştirmek açısından yukarlardaki sorularım ve kanaatlerim siz tatminkar cevaplar bulana ve verene kadar sabit kalacaktır. Ancak bunu sadece ben böyle düşünüyor olmamalıyım, en azından evliyseniz ve mümin erkeklerle mümin kadın "eşlerin" beraberliklerinin cennettede devam edeceği ayetleri üzerinden, yukarıda yazdıklarımı evde eşinizle münazara yapmanızı ve sonuçlarını burdan bildirmenizi isterdim. Çünkü sizi en iyi tanıyan, iyiliğinizi anne ve babanızdan sonra en çok isteyecek/dileyecek ve bu uğurda çalışacak olan çocuklarınızın anne/babası olan eşinizdir, kabul buyrun lütfen.]

Biz de İTİRAZ ettik...

Değerli Hanımefendi, son yazdıklarımdan sonra ürettiğiniz sualler çok sorunlu. Bunlar konu hakimiyetinizin olmayışından kaynaklanıyor. Bilmek ile iman etmeyi karıştırıyorsunuz. Mümin, dinin/İslam'ın/Kurân'ın temel esaslarını bilir; anladığı anlamadığı, bildiği bilmediği bütününe ise iman eder. Mükafatın-azabın, cennetin cehennemin varlığını kabul imani esaslardandır. Mümin, idrakini, kapasitesini, eğitimin, zekasını yani bireye mahsus sınırları aşan bilgi açığından -mesela cehenneme, cennete dair sırlardan, bunları bilmekten mesul değildir. Her şeyi bilererek, geriye de hiçbir şey kalmadan iman etmek diye bir şey yoktur. Biz, 6236 âyetin ilahi mesaj olduğuna iman ederiz. Aramızdaki çoğunluk, önce İslami ilimleri tahsil ederek, bunun için önce Kurân Arapçasını, Arap Dili ve Edebiyatını okuyarak ve ardından Kurân'ı hareke hareke, kelime kelime okumuş da müslüman/mümin olmuş değildir. Bu yüzden dedim ki DİN düşündüğümüzden daha dar kapsamlı bir alandır. Kurân'da ise din ile beraber varlık ve evrenin sırları vardır. Bilim bütün gelişmelere rağmen nasıl kainat kitabını okumanın ve çözümlemenin daha çok başındaysa, müslümanlar da Kurân kitabını okumanın maalesef çok başındadır. Bunun bireyin imanıyla, o imanın üreteceği manevi tekamül ile ilişkisi yoktur. Bu ilmi bir alandır. Yani, mesele bilmektir; bilgidir.

İki âyeti delil getirerek bana itirazınızı belgelemeye ve netleştirmeye çalışmışsınız. Ama yanlış yapmışsınız. Neden? Çünkü, konu hakimiyetiniz yok. Tıpkı, 1,6 milyar müslümanın yüzde 95'in de olmadığı gibi... Peki, o müslümanların konu hakimiyetleri yok diye İslamı ve imanı geçersiz mi?! Tabii ki hayır. İşte, bu yüzden size o bedevinin imanı rivayetini ulaştırdım. Tek seviye İslam, iman yok... Öyle olsaydı, 8 cennet 7 cehennem olmazdı. Herkes, kabı kadarını alacak yüce hakikatlerden ve ahirete öyle hazırlanacak...

Şimdi, âyetlere dönelim. Araf: 44 demişsiniz ve Türkçe mealden tefsire yeltenmişsiniz. (Ben de özür dilerim; bunları sizi üzmek için söylemiyorum. Ama ilimde demokrasi yoktur. Ben işin çerçevesiyle yetinmeye çalışırken siz mütemadiyen TEKNİK unsurlara atıfta bulunuyorsunuz. Fakat, bunu yapamıyorsunuz.) Bu âyette iki teknik unsur/terim var: 1) Va'd 2) Vecd-i hakk... Özü nedir?? Şudur: İnanlara dünyada iken cennet ve cehennem sözü (vaat) edildi. Söz tahakkuk (hakk) ettiği görüldü/bulundu (vecd)... Bu âyetin benim önceden söylediklerim hilafına taşıdığı hiçbir teknik unsur/içerik bulunmuyor. Bu kadar net.

Bakara: 25'e de bakabiliriz. "Bu daha önceden rızıklandığımız şeydir" diyor ehli cennet... Peki, daha öncenin dünya hayatı olduğunu nereden çıkardınız?? Orada söylenen, cennette bir sonra yediklerinin bir önce yediklerine sadece benzeyeceği ama aslında aynı olmayacağı... Yani, ayette dünya meyvesi ile cennet meyvesinin mukayesesi yoktur. Cennet ehli mesela elma yiyor olsun; bir sonraki meyveyi de elma zannederek yiyor ama aslında o elma değil diyor âyet...

Şimdi, ben size bir soru sorayım ve TEKNİK içersin... Umarım gücenmezsiniz... Fakat, biz TEKNİK konuşmaktan niçin kaçınıyoruz; orada nasıl bir umman ve bilenler/bilmeyenler için ne muammalar var fark edilsin istiyorum. Sorum şu... Sadece size değil; hatta sizden daha çok ilahiyat profesörlerine... Bakara: 25'de ve birçok ayetteki "ALTLARINDAN ırmaklar akan cennetler" ibaresindeki ALTLARINDAN ne demektir?! Niçin bu cennetlerde ırmaklar, cennetin içinden geçmez de ALTINDAN geçer?? Cennet mevzu olduğunda konum belirten ALT sözcüğünün cennet coğrafyası/fiziğine dair bize anlattığı nedir?? Bunu bilmiyoruz. Henüz bir cevabımız yok. Ama bu durum bizim imanımıza gölge etmiyor. Bilemezsek, yarın VA'D'in TAHAKKUK ettiğini VECD eylediğimizde göreceğiz ve öğreneceğiz diyoruz. İşte, İMAN bu demektir. Önce, allamei cihan olun, sonra iman edin demiyoruz kimseye...

Daha fazla devam edemeyeceğim bu sohbete... Önceki mesajınızı cevaplamaktan vazgeçtim. Bu, benim için çok yorucu oluyor. Günlük programımı aksatıyor. Nitekim, bu sayfaya uğrama sebebimi peşin peşin açıklamıştım.

Değerli Hanımefendi; gösterdiğiniz ilgi ve nezaketinizden ötürü teşekkür ederim. Arayışınızın hidayet ile sonuçlanmasını gönülden niyaz ederim.

Reply · Report Post