Çocukları örtmek hususunda içimi döktüm:


Çocuk, o kadar değerli bir varlıktır ki ne sadece devlete aittir, ne de ebeveynlere. Uygarlığın derin bir saygıyla koruması gereken, her biri birbirinden yaratıcı öznelerdir. Onlar hakkında düşünürken, hayatımızda hiç olmadığımız kadar özenli olmak zorundayız. Olumlu yaftalar, göründüğü kadar olumlu olmayabilir. Sözgelimi, ebeveynlerin serbestiyet hakları içinde değerlendirildiğinde, ebeveyn düyasının nesnesi olurlar. Biraz daha açarsam, ebeveynin serbestisi, çocuğun aleminde bir çerçevedir. Çünkü çocuk taklit ederek büyür, saka kuşu gibi yansılayarak öter, onay aldığı, taktir gördüğü sürece güvende hisseder. Babasına yaraşmak, annesine benzemek ister. Ya da tersi... Saf bir imrenme halidir onunkisi. Babanın ve annenin ahlaki nitelikleri henüz bir ölçü bile değildir. Erdem, özsaygı, ilke, inanç erişkinlikte yerleşir. Bir düşünce eylemidir, seçmek. Tam bu noktada ortaokuldaki örtülü kız çocuğuna getirilen "serbestiyet hakkı" ebeveynin ısrar ettiği bir serbestiyettir sadece. Bırakın çocuğumu dilediğim gibi göstereyim. Kadın gibi dekolteleri de olabilir, mütedeyyin bir kadın gibi başörtüsü, dediğimiz an, işte o an, kendini yapan, kendi serüvenini yaşayan bir çocuk yoktur. Küçük kadınlar ve küçük erkekler vardır sadece. Koton reklamında cezbeli pozlar verir kimisi, kimisi şimdiden dindar birer nesne olurlar. Erkek egemen gelenekçilerin acı dünyasında mevsimlik işçi, satılık mal olurlar. Kızların kız, oğlanların oğlan gibi görünmediği bir ülkede ne çocuk haklarından söz edilebilir ne kadın haklarından, ne de insan haklarından. Bütün bu haklar birbirinin sebebidir halbuki.
Bu arada gelenek dediğimiz olguya atfettiğimiz yüksek anlamlar yüzünden çocuklar evlendiriliyor, satılıyor ve devlet geleneğinde gördüğümüz gibi türlü yöntemlerle asimile edilerek dönüştürülüyorlar; reklam filmlerinde, dizilerde çocukların içleri boşaltılıyor. Bu sakil üretimlerin tek kaynağı gelenektir. Gelenek çoğu zaman sihirli değil riyakar bir sözcüktür bu yüzden. Serbestiyet dediğimiz şey de. Bizim geleneğimizde töre cinayeti de var, ne yani bir grup hakkı olarak savunalım mı şimdi bunu?
Dinsel argümanları tartışmaya Kuran'da çocuk örtünür mü örtünmez mi diye tartışmaya gerek yok. Gerekli gerekçe, bin yıl önce yazılan bir hadisten cımbızla çekilir nasıl olsa. Ne ki, ebeveyn ya da eğitim sistemi, çocuğun iradi rızasının söz konusu olamayacağı bir noktada işbirliği içindeyse orada sinsice bir ihlal vardır. Çocuk ihlali! Ha andımızı ezberletip Türkçü yurttaşlar yetiştirmişiz, ha kızların başını örterek şimdiden onları belli çerçevelerdeki meslekleri hayal etmeye mahkum etmişiz. Dansçı, oyuncu, yüzücü olmayı hayal edemez mi bir kız? Saçını kurdelelerle bağlamak istemez mi? Şimdiden yasaklandı mı bunlar onlardan? Ebeveynin serbestiyet hakkı uğruna hem de? O çocuk büyünce isterse örtünür isterse örtünmez kime ne, tartışmak bile ilkellik. Ama bir çocuğu örtmek, çocuğun neşesine el koymak gibi bir şey. Dünya onlar için bir oyun evi henüz. Düşecek, kalkacak, çekiştirecek, zıplayacak... örtüyle örtüşüyor mu bunlar? Hiçbirini yapmasın mı yoksa? Bunu demek istiyorsanız, daha korkunç. Sandığımdan da korkunç!
Erişkinlere benzetilen, henüz cinsel aktivitesi olmayan bir bedene yüklenen bütün anlamlar pornografiktir. Pedofili çağrıştırır. Tecavüzcülerin serbest kaldığı, Suriyeli kadınların evli erkeklere satıldığı, geçmişinde kadınların köle pazarlarında çırılçıplak sergilendiği topraklarda yaşıyoruz biz. Daha derin ve radikal bir haysiyet mücadelesi vermemiz gerekiyorken, çocuk meselesiyle ta en başa döndük. Ne makyaj yapılsın çocuklara, ne de örtü örtülsün. Hele ki başörtüsüyle oğlanlardan uzak tutulan kızlar dindar bir kadın evrenine sıkışıp kalmasın. Bırakın çocuklar, çocuklar gibi topaç çevirsin, misket oynasın. Neşelensinler, kahkaha atsınlar, mızıkçılık yapıp ağız tadıyla didişsinler. Aynı kuytularda saklanarak saklambaç oynasınlar. Arkadaşlığı öğrensinler birbirlerinden. Ayrışmak için henüz çok erken. Çok yazık. Ayrıca zalimce bir şey bu. İnsan ruhunu budamak gibi bir şey.

Reply · Report Post