UZUN SÜRMÜŞ BİR GÜNÜN AKŞAMI

Ortalık biraz duruldu gibi sanki. Buradan kimi notlarımı yazayım istedim.

1.Yargı: 'Türkiye'de yargının bağımsız olduğu' yalanı 90 yıllık bir yalandır. Yargı, hiç bir zaman 'yerleşik bürokratik oligarşi'den bağımsız hareket etmemiştir. Şeyh Said'i de, Deniz Gezmiş'i de, Erdal Eren'i de 'gayet taraflı' şekilde asmış; Kemal Tahir'i de, Necip Fazıl'ı da, Salih Mirzabeyoğlu'nu da, İlker Başbuğ'u da 'gayet taraflı' şekilde yollamıştır hapse. Zaman zaman 'bürokratik oligarşi'nin merkez ekseni değişmiştir elbet. Bazen Kemalist, bazen cuntacı, bazen de çeteci bir merkezdir bu.

2.Cemaat: 40 yılda biriktirdiği itibarı 20 günde kaybetmiştir. İnsanlar; öteden beri biriktirdikleri, ancak bazen 'kol kırılır yen içinde' duygusuyla, bazen de 'kardeşlik hukukunun gereği' olarak yutkundukları ne varsa Cemaat'in üzerine boca etmişlerdir bu süreçte. Müthiş bir itibar kaybıdır söz konusu olan. Bu güvensizlik ortamının bir daha düzeleceğini hiç ama hiç sanmam.

3.Fethullah Gülen: İtibar kaybını sert şekilde o da yaşadı maalesef. İlk günlerde gençlere 'ayıptır, yapmayınız' dediğimizde hiç olmazsa sözümüzü dinliyorlardı Fethullah Gülen konusunda. Ama o malum 'ahitleşme ve/veya beddua' sonrası 'yahu ayıptır' dediğimizde hemen 'ama'lı cümlelerle cevap veriyorlar. Hunharca dalga geçiyorlar Gülen'le, alay ve hakaretin bini bir para. 'Böyle olmasaydı' diyorum; ancak ne yazık ki artık bu süreci geri almak da çok zor.

4.AK Parti: '11 yıldır nerde, neyi yanlış yaptık' diye düşünmenin tam sırasıdır şimdi. 'Kimlerle iş tutulduğunu' iyi hesaplamanın ve öz eleştirinin tam vaktidir. O kadar çok yanlış var ki. 'Devleti bir grubun eline teslim etmek'ten 'parti gençliğinin amaçsızlığı'na, 'en küçük sallantıda gemiyi bombalayacak adamların bakan yapılmış olması'ndan 'kendi nitelikli kadrolarını yetiştirmemiş olma'ya değin pek çok soru, cevaplanmak üzere AK Parti'yi bekliyor.

5.Yolsuzluk: Rahat rahat 'var' da diyemiyorum, rahat rahat 'yok' da. Diyebileceğim tek şey, 'yolsuzluk iddiaları'nın AK Parti seçmeninde bir kıymet hükmünün kalmadığıdır. Bu fevkalade yanlıştır. Gerçekten 'bağımsız' savcı ve hakimlerle iktidar, bu iddiaları soruşturmalı, üzerine gitmelidir. Ak Parti'ye oy veren insanlardan 'yolsuzluğu meşru görmelerini' beklemek haksızlıktır.

6.Recep Tayyip Erdoğan: Sevin ya da nefret edin. Çok uzun süredir söylediğim şeyi bir daha söyleyeceğim. Erdoğan bir 'başbakan' değil, bir 'lider'dir. 'Normal bir başbakan'ın altında ezilip kalacağı böylesi nazik bir gündemi şu ana kadar fevkalade büyük bir başarı ile yönettiğini düşünüyorum. Hayır. Hemen kızmayın. 'Yaptığı her şey doğrudur' demiyorum. Sadece, 'iyi yönetti' diyorum.

7.Abdullah Gül-Bülent Arınç: Arkadaşlarını satmamaları, üstelik tam da bunu yapabilecek çeşitli verilere ve zemine sahipken satmamaları manidardır. 'Yel arkadaşı' değil, 'yol arkadaşı' tutumu sergiledi iki isim de.

8.Yerel Seçimler: Yaklaşan yerel seçimlerde AK Parti'nin %40 ve üzeri bir oy almasının fevkalade büyük bir başarı olacağını düşünüyorum. Böylesi tuhaf bir atmosferde geçtiğimiz yerel seçimlerde aldığı oyu artırmak, başarıdır. Kişisel tahminim ise 'bu saatten sonra olağanüstü dalgalanmalar' olmazsa %47 - %49 bandıdır.

9.Cemaat tabanı: Gördüğüm, görüştüğüm kadarıyla şaşkınlar. 'Çözülme' demek için çok erken, ancak Cemaat tabanı kendi içerisinde 'pek çok şeyi' ilk kez bu kadar açıktan sorguluyor bana kalırsa. Bekleyelim ve görelim.

10.AK Parti tabanı: Gezi sürecinden beridir süregelen 'safları sıklaştırma' durumu, Cemaat'le yaşanan krizde tavan yapmış durumda. Bunun 'uluslararası komplo' ve 'kalkınmaya/ekonomiye vurulmak istenen darbe' iddiaları ile çok yakından ilgili olduğunu; ayrıca 'borçlandırarak istikrarize(kelime biraz şey oldu ama, derdi anlatıyor) edilmiş geniş kitlelerin' herhangi bir krize tahammüllerinin olmamasıyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum.

11.Ana muhalefet: Memlekette öyle bir şey olmadığından geçelim. Zira, 'erken seçime gidelim' bile diyemeyen bir adamdan söz ediyoruz 'ana muhalefet lideri'nden söz ederken.

12.Kürt siyaseti: Çözüm süreci başladı başlayalı sergiledikleri 'olgun tavır'ı bozmamaları en büyük güvencem şimdilik. 'Çözüm süreci öncesi şartlara' dönmenin Türkiye'ye ödeteceği bedel ağır değil, çok ağır olur zira. Ve o şartlara dönmek için el ovuşturan vampirlerle dolu ortalık. Allah, Türklerin de Kürtlerin de yardımcısı olsun bu süreçte.

13.Gelecek: 'Siyaseti kolaylıkla dizayn edebilirsiniz belki, ancak sosyolojiyi dizayn etmek için epeyce ter dökmeniz gerekir' minvalinde bir söz hatırlıyorum. Türkiye'nin sosyolojik değişimi bugünden yarına söz konusu olamayacağına göre, yakın ve orta vadeli gelecekte gene 'muhafazakar demokrat' diskur, ağırlığını koyacaktır siyasete.

14.Adalet duygumuz: Zedelenmiştir.

15.Kardeşlik duygumuz: Zedelenmiştir.









Reply · Report Post