anlayan çıkacak mı? "Garbic'in Ankaragücü'ne karşılıksız verilmesi gibi bir tekliflerinin olmadığını"

14.05.2011 günü saat:16.33'de Sadri Şener'i, Hamdi Akın'ın aradığı görüşme(tape:3649);
Hamdi: "Yav telefonunu eski telefonmuş bilmem ne ben seni arıyormuşum, Ankara'dayım Melih başkan ile beraber", Sadri: "Tam şey en kritik yerdesin sen ya", Hamdi: "Sesini çıkartma yüksek ses ile konuşma orada", Sadri: "Aziz hep dinlettiriyormuş yav bizi, Melih başkan bu hafta bütün ümidimiz o, Melih başkana selam söyle güveniyoruz ben biliyorum ki Ankaragücü bu hafta bu işi halledecek, Fenerli bir Hamdi'ye bunları diyorum o da olmuyor ama ne yapayım", Hamdi'nin telefonu Melih Gökçek'e verdiği, Sadri: "Maçlar bitsin bir gün geleceğiz ziyaretinize", Melih: " Aziz'den de alacağım var Aziz'den inşallah bu maçtan alacağım size yarayacak o inşallah", Sadri: "Sağol çok teşekkür ediyorum iyi günler iyi akşamlar",



Söz konusu görüşmede geçen ve Melih Gökçek tarafından söylenilen" Aziz'den de alacağım var Aziz'den inşallah bu maçtan alacağım size yarayacak o inşallah " sözünün, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'a karşı, Trabzon'a duyulan sempati ya da yakınlık bağlamında söylenilen bir söz ve temenni olmasının ötesinde, teşvik anlaşmasının varlığını kabule götüren bir durum olamayacağı izahtan varestedir. Nitekim varsayılan böyle bir anlaşmanın karşı tarafındaki şahıs hakkında dava dahi açılmamıştır.

18.05.2011 günü saat:18.39'da Mithat Halis'i, Tuncay Bekiroğlu'nun aradığı görüşmede(tape:3326);
Tuncay: "Her şey yolunda mı", Mithat: "Sağlığımız yerinde ama biraz moralimiz bozuldu bu hafta sonu", Tuncay: "Senin oyuncularda da hiç bir numara yokmuş be abiciğim ya", Mithat: "Melih Gökçek bunlara yenin istediğinizi alın cart curt bir sürü şey ondan sonra kendisini aşırı derecede adamları gerdi ortalığı takımın içerisi çok iyi değildi"

Sanık Sadri Şener bu suça ilişkin savunmasında özetle; Melih Gökçek'in yanından Hamdi Akın'ın kendisini aradığını, aralarındaki görüşmenin futbol içinde temenniden ibaret olduğunu, görüşmelerde geçen Gabriç konusu hakkında ise Gabriç'in Trabzonspor kulübünün futbolcusu olduğunu ancak kiralık olarak Ankaragücü'nde oynadığını, Melih Gökçek'in bu futbolcunun bonservisini istediğini ancak daha sonra bu konu hakkında görüşmediklerini, Garbic'in Ankaragücü'ne karşılıksız verilmesi gibi bir tekliflerinin olmadığını, Ankaragücü'nün de böyle bir talep gelmediğini beyan etmiştir.
Yargılama konusu bu olaya ilişkin olarak Melih Gökçek beyanında özetle; Sadri Şener ya da bir başka kişi ile Gabriç'in Ankaragücü'ne bedelsiz verilmesi ile hiçbir görüşmesinin olmadığını, telefon görüşmesinde karşılıklı iyi niyette bulunduklarını, bir gün sonra oynayacakları Fenerbahçe maçını alacaklarını söylediğini, Ankaragücü'nün onursal başkanı olarak bunu söylemesinden daha tabii bir şey olamayacağını, Aziz Yıldırım ile arasının iyi olmadığını, Ankaraspor’un küme düşürülmesi aşamasından itibaren Aziz Yıldırım aleyhine yazılı ya da görsel basında birçok demecinin yayınlandığını, ­çünkü Ankaraspor'un küme düşürülmesinde Aziz Yıldırım'ın parmağı olduğunu düşündüğünü belirtmiştir.
Nevzat Şakar savunmasında özetle; Trabzonspor'un defans oyuncularından Egemen Korkmaz'ın sözleşme yenilemek istemediğini, bu sebeple o mevkiye yeni bir transfer yapmak istediklerini, Eski futbolcusu Serdar Bali'nin kendisini aradığını ve Ankaragücü'nün stoperini tavsiye ettiğini, bunun üzerine Mithat Halis'i arayarak bu futbolcuyu sorduğunu, Mithat Halis'in de bu futbolcunun Aydın olduğunu söylediğini, Aydın isimli futbolcunun boyunun kısa olduğunu bildiği için transfere yönelik girişimde bulunmadığını, bu görüşmenin karşılaşmadan önce yapılmasının tamamen tesadüf olduğunu, bunun haricinde Mithat Halis'e "Bunu hallet sana güveniyorum" sözü ile Adriyan isimli futbolcunun transferini kastettiğini, beyan etmiştir.
Mustafa Sani Şener savunmasında ; Hamdi Akın ile iş ortağı olduğunu, karşılaşma öncesinde Hamdi'nin aradığını ve Melih Gökçek'in yanına gideceğini, buradan Sadri Şener'i arayacağını, Fenerbahçe hakkında konuşarak kızdıracaklarını söylediğini, bunun üzerine Sadri Şener'in telefonunun verdiğini olayla ilgisinin bu olduğunu, beyan etmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; her ne kadar sanıklar Mithat Halis, Mustafa Sani Şener, ­Nevzat Şakar ve Sadri Şener hakkında, teşvik suçundan kamu davası açılmış ise de, suçlamayı reddeden savunmalarının aksine yüklenen suçtan cezalandırılmalarına yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıtlar elde edilemediğinden beraatlerine karar vermek gerekmiştir.

Reply · Report Post