Temmuz 2012… VIP salonundaki katılımcılar tartışıyor…

“Sen asıl eğlenceyi bir ay sonra gör” diyecekti ki lafı ağzında kaldı. Susmak zorunda kalmıştı. Çünkü iki katılımcı VIP salonuna girmişti. Tartışıyorlardı. Simalarını medyadan tanıyordu. Ama isim hafızası zayıftı. Kimdi bunlar diye düşündü bir süre. Sonra onları dinlemeye koyuldu. İkisi de epey uzun boylu, açık alınlı, şık giyimli kişilerdi. Biri biraz daha gençti. Genç katılımcı ile yaşlı katılımcı koltuklarına otururken yüksek sesle tartışmaya devam ediyorlardı.
Saçlarını jölelemiş gibi geriye taramasına rağmen daha yaşlı görünmekten kurtulamayan katılımcı “ Bu yol yol değil… Yok çok endişeyle bekliyorum, yok orada oturtmam. Ne demek yahu. “ diye serzenişte bulundu.
Genç katılımcı geri adım atacak gibi görünmüyordu:
“Oturtmam demiyor, pek uzun ömürlü olmaz diyor. Fark var. Bunu için mi o burada yok, artık ben varım? Ya da o burada olmadığı için mi bu konuşmalar yapılmıştır diyorsunuz”
“Burada sizi kimin temsil edeceğini ben bilemem. Ama adam bir garip. Son toplantıda pek üstünde durmadık. Ahtapot da farketmedi sanırım. Ama eleman bir türlü susamadı. Sana noluyor kardeşim? Bir yıldır aynı sopa muhabbeti. Adam yalvardı neredeyse. Telefonlarını açıp gösteriyorlar. Bak yine Türkiye’den mail yağmuru var. Rezil oluyorum. Yapmayın. Niye hala taraftarlarınızı provoke ediyorsunuz”
“ Neden onlar 25 milyon taraftarımız var deyince titriyorlar ya. Bizimkiler taraftar değil mi?
“ Titreme yok… Kim titremiş. Titretmiş sadece. Bak bu tür sözler tahrik ediyor… Misal 25 milyon GS taraftarı şu bu partiye oy verdi demek hangi mantığın ürünü? Kim veriyor bu aklı? Konuşmadan iki dakika düşünsün…
“ 25 değil 20. Hem ne var bunda?
“ – Ne var öyle mi? Adam matematik bilmiyor, Türkiyeyi tanımıyor hahaha diye kimse üstüne gitmedi. İdare edildi. Bir işaret verseydiler görürdü gününü. Ama anlayan anladı. Biz de 20 milyonuz taraftarı organize eder oy vermeyiz demeye getirdiğini. Anlamadılar mı sanıyorsun? Siyasi irade yol vermese bu iş olur muydu? Daha ne yapsınlar. Sizinkiler dikensiz gül bahçesi olmasa nah şampiyon olurdu… Konuşturmayın bizi…
“ – Söylerim bundan sonra konuşmadan önce arayıp izin alır sizden”
Bu sözler eli cebinde konuşmasıyla meşhur yaşlı katılımcıyı adeta çıldırttı.
“ Sizin bu yüksek ahlak, asalet ayaklarınız Çarşı ruhuna sökmez. O nazik görüntünün altındaki kibiri kimse bilmiyor mu sanıyorsunuz. Bu operasyon sizi iflastan kurtarmak için yapılmadı. Eğrisi doğrusuna denk geldi. Dahil etmek zorunda kaldılar. Daha doğrusu ateşler yakarak ve her gün ateşe odun taşıyarak siz davet ettirdiniz kendinizi… Dahası etinden sütünden faydalandınız.
“Siz de faydalandınız… Borsa olaylarını merak eden çok… Tetikçi yayın müdürünüz herkese her şeyi soruyor. Bunu da sorsa ya…”
“Bak sen daha 15-20 gün önceye kadar resmen masada bile değildin. Allah yukarıda 2011 Nisan ayından bu yana çalıştığın kurumun tüm olanaklarını seferber ettin. Ama hızlı gidiyorsun. Bazı şeyler duyuyoruz…”
“Ne yaptım da gözünüze battı… Neler söylediler ses etmedim…”
“Tamam işte. Yola nasıl çıkıldığını biliyorsun. Yeni bir düzen kurulacak. Zeminin sağlam olması lazım. Çatlak, patlak olmaması lazım. Bizim isteğimizin dışında kıpırdayan yanar mesajı vermek gerekiyordu. Futbol ailesi için de bu yol seçildi. Eeee… suçsuz günahsız bir sürü adam kurban edildi. Lekelendi. Gerekiyor muydu? Gerekiyordu. Olan oldu. Onlarca kişi yerine bir kişiyle uğraşmak da herkesin işine geldi. Ortak düşman konsepti tuttu. Artık durulma zamanı ama durup durup beyanat veriyorlar…
“ – Özür dileyelim bari”
“ – Eğer bu iş bu yörüngede ilerlerse özür de kurtaramayacak sizi… Yarın öbür gün sesler yükselecek. Siz hangi delillerle bu operasyonu yaptınız. Dönecekler iktidara bu hukuksuzluğa nasıl göz yumdunuz? Bilmem ne… Kaide sallanmaya başlayacak… O zaman nereye kaçacağını sen düşün… Unutma adam mahpus değil. Karın da kurtaramaz seni… Eski patronun da… “
Tartışma sürerken diğer katılımcı da yata ulaşmıştı. Anadolu’da “Drej” denecek kadar uzundu. İçeri girer girmez tartışanları görünce yüzünü buruşturdu. Yüzünde pek bilinen ağlıyormuş gibi gülümsemesi vardı. Koltuklardan birine oturdu. Uzun boyunun ve boynunun avantajını kullanarak kendisi gibi tartışmayla ilgilenmeyen danışmanın önündeki dosya yığınına göz attı. Tablolar dikkat çekiyordu…
“ - Anket mi o?
“ - Sayılır…
“ Ne peki?
“- Tüm kaynaklar gözden geçirilmiş. Özellikle forumlardaki yazılar, konu başlıkları. En çok tekrarlanan olumsuz eleştiriler…. Haberlerle eşleştirme de yapıldı. Fenerbahçe taraftarının çizgi altı eğilimleri için iyi bir data oldu…
Yeni gelen uzun boylu katılımcı bunu çok önemli bulmuştu. “ Sizin proje başarılı olursa bizimkilerin yapacağı işlerin etkisi artar. Hedef doğru. Yeter ki güvendiği dağlara kar yağsın. Desteği azalsın… Bitsin… Tanıştırılmadık ama neden bahsettiğimi biliyorsunuz sanırım…”
Danışman kendinden emin güldü. Keyifli anlarında hep yaptığı gibi bıyıklarıyla oynamaya başladı. Bu hareketi ABD’deki saygın enstitülerden birinde danışman olarak görev yapan eşini çıldırtıyordu. Hazır o yokken keyifini çıkarayım diye düşündü. Ama ortam gergindi. Tartışma daha da alevlenmişti.
“ Sen de şeytanın avukatlığını yapmaya başladın… Sıra size gelmeyecek mi? Dediklerine göre bütün tapeleri hafızlamış. Bazı konuşmalardaki balık soruların nedenini merak etmeyecek mi? Kim kime sordurdu diye merak etmiyor mudur?”
“ Ederse eder. Çok çok abimizi arar. O da bize sorarsa cevabını veririz. Kefaretini öderiz. Kullandılar deriz. Affet deriz. Bunlardan suçlama çıkmadı deriz.”
“- Çıkmadı mı? Göreceğiz. Benim görüşmelerime göre çıkmış…”
Yaşlı katılımcı “Siz mi kaleme alıyorsunuz?” diye isyan etti.
“Biz yazsak sizin yakın dostunuzu unutmazdık muhakkak!!!!…”
Yaşlı görünen katılımcının yüzünün rengi değişti:
“Hayır diyemedim derim. Emir büyük yerden derim. Bir şekilde sıyırırım. Olmadı nefret ettiği pis sakallının kellesini altın tepside sunarım. Sulh oluruz. Peki sizin hiç gün ışığı görmemiş tapeleriniz “aaaa unutulmuş pardon” diye işleme konuluverirse… İşlem yapılmasa da bir gazeteci bu tapeleri ele geçirecek olursa… Uyanık üflemeciler… Siz kendi konuşmalarınızı kimse duymuyor mu sanıyorsunuz? Yerin kulağı var… Kulağın kulağı var. Bakarsın birbirinizin arkasından söylediklerinizi bir sabah gazetede okursunuz… Toplantılardaki muhabbetleriniz yazılıp çizilir… Millet bir öğrense saray terbiyesini geleneklerini…
“ – Bizi başkalarıyla karıştırmayın… Biz de boş durmayız…
“ – Tekrar söylüyorum kelle yatan fodul olur… Hem kel hem fodul. Allahın belası odur. Orayı burayı karıştırmayın… Ona buna yazıp durmayın… İftiralarla milleti kışkırtmayın. Size kimsenin inandığı yok. Sadece bahane edip dostlarımıza saldırıyorlar. Yeni yeni ayrıcalıklar istiyorlar. Maliyet artıyor.”
Tartışma Ahtapot ve temsilcisi “Fazilet” odaya girince kesildi.

Reply · Report Post