Efendi!

Blogunda, iftira ederek ve çifte standartla bana uyguladığın sansürden sonra sana hiçbir şekilde yazmazdım... Ama ilk defa olarak senden, ciddiye alabileceğim nitelikte bir Kelime-i Kurân incelemesi geldiği için ve buna çok şaşırdığım için yazıyorum. Elbette, sana tenezzülen ve müslümanlara teberrüken yazıyorum!

Şimdi yazacaklarımdan senin istifade edebilmeni imkânsız görüyorum. Çünkü, araştırmalarının ilmî düzeyini ön yargıların ve saplantıların sabote ediyor. Sakın, mugalata ile "İman"ı da "ön yargı " kategorisine koyma! Îman, bir son yargıdır! İman, "varsayım" değildir; SONSAYIM'dır!

Şimdi, "Hûr" kelimesinin peşinden gitmişsin... Yolun, seni sözlüklerden hadis literatürüne kadar götürmüş... Samimiyetle tebrik ediyorum. Eğer, saygı duyabileceğim bir karakter sergileseydin; usûl/üslup noktasında terör estirmeseydin; seni IQ seviyene bakarak "değerli" sayabilirdim. Şu saate kadar bu, sâyende mümkün olmadı!

Ancak, şimdi bir istisna yapabilirim ve bu makalenin önemine, ilâhiyat hocalarımızı tenkide vesile olsun diye işaret edebilirim.

Çünkü, "Hûr" kelimesinin izini sürerken tam bir "ilâhiyat hocası" gibi davrandın... Hiç tereddütün olmasın, onlar da Kurân üzerinde araştırmalar yaparken, senin gittiğin yoldan gidiyorlar ve başka hiçbir yol bilmiyorlar!

Aranızdaki tek fark, topladığınız verileri -kesinlik arz etmediği için- ihtimal hesaplarıyla tefsir ederken, sen Kurân'a "beşeriyet" atfediyorsun; onlar "ulûhiyet"...

Bu durum ise, İslâmî ilimler sahasında ne kadar çok birikmiş sorunumuzun bulunduğunu gösteriyor! Elbette, görene!!

Şunu da ilâve etmeliyim... Sen de ilâhiyat hocaları da , Kurân çalışırken sâdece IQ kullanıyorsunuz... ("Sâdece" vurguma dikkat et ve mugalata yapma!)

Bu durum bir ateist için normal! Fakat, hocalar için anormal!İmanlarına rağmen, ilâhî olanı IQ sınırlarında anlamaya çalışmaları anormal!!

Şimdi gelelim; "HÛRun IYNün" terimine...

Kurân Arapça'dır. Ama içinde Arapça olmayan ve nâzil olduğu dönemde Mekke Arapları başta Arapça konuşan adreslerde hiç bilinmeyen kelimeler de vardır! Bu kelime onlardan biridir! Peygamberimi çocukluğundan beri tanıyanların Kurân'daki Arapça konusunda yaşadıkları şaşkınlık, itham ve iftiralarının içeriğini de etkilemiştir.

Senin incelediğin bu mesele, senin ve ilâhiyat hocalarının kafasıyla çözümlenebilecek bir mesele değildir!!

Çünkü, Kurân kendisindeki "bilinmez" bir kelimenin izini dışarıda sürmeye ve belirsizliğin/bilinmezliğin kaide olmasına izin vermez! Bu, tahriften korunmuşluğun ve mucize oluşun sağlamalarından biridir!

Evet, bütün önemli notları ifade ettikten sonra, "HÛR" kelimesinin tam (yüzde yüz) karşılığını verelim...

HÛR=KASIRAT'üt-TARF (Rahman:56/Saffat:48/Sâd:52)

Bu hakikaten benim iddia ettiğim gibi böyle midir; böyle ise Kasırat'üt-Tarf ne demektir; hele hele "IYN" ne demektir gibi sualleri tenezzülen yazılmış bu metinde açacak, ele alacak değilim!

Dikkat ederseniz, sâdece Hûr'un Arapça'daki karşılığını Kurân'dan verdim. Kerâmeti Kurân'dan menkul bir açıklama getirdim. Tenezzülen yazdığım için "Iyn" e hiç temas etmedim! O da günü gelinceye kadar "saklı" kalsın!!

Hûr ile Kasırat'üt-Tarf arasında soruları olanlar, bu kısımdan sonra klasik metotlarıyla yol alabilirler... Iyn için bizim yardımımız olmazsa Hûr'daki gibi takılıp kalırsınız...

N_S
www.kuranizeka.com

Reply · Report Post